Kaybedenler Kulübü’nden olmayalım da…

"Suriye artık bizim nüfuz bölgemiz” genel kabulü var ve meydana gelen her gelişmeyi nüfuzumuzun biraz daha belirgin hale gelmesi olarak değerlendiriyoruz.

En son, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında Şam’da imzalanan ve PKK’nin silahları bırakması ve kendini feshetmesi süreciyle irtibatlı görülen anlaşmaya da o gözle bakılıyor.

Olabilir. Komşularından kendisine düşmanlık gelmeyen bir ülkeye dönüşmek, ‘terörsüz Türkiye’ beklentisinin gerçekleşmesi hiç kuşkusuz önemlidir.

Ne bileyim, ben yine de dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.

Kuşkum, yalnızca Mazlum Abdi’nin, ABD askerleri refakatinde, bir Amerikan helikopteriyle Şam’a götürülmesinden kaynaklanmıyor. Daha köklü, daha tarihe dayalı sebeplerim var.

ABD’de Donald Trump’ın başkanlığı üstlenmesiyle başlayan dönemde meydana gelen gelişmeler, daha ilk gününden burada yaptığım tespite uygun olarak, yeni bir ‘dünya düzeni’ biçimini alıyor.

Trump iki dünya savaşı sonrasında oluşan ‘dünya düzeni’ kurum ve kurallarını yok etmekle meşgul; onların yerine kendi kurallarını dayatıyor. Tavrı, üslubu medeni değil, sahtekarlığı diz boyu olduğu halde hasbelkader göreve seçilmiş bir Vahşi Batı şerifi gibi davranıyor Trump.

Rusya dışında önemsediği bir ülke, Putin dışında bir devlet adamı bulunmuyor.

Birleşmiş Milletler’in temel ilkelerinden olan ‘sınırların değişmezliği’ onun gözünde değersiz. Komşusu Kanada’yı, Danimarka’nın uzantısı olan Grönland’ı ABD topraklarına katmayı, seleflerinden Jimmy Carter’ın zamanı geldiği için Panama’ya bıraktığı kanalın ABD’ye iadesini talep ediyor.

Kulağa ‘şaka’ gibi gelen bu taleplerin yerine gelmesi için ciddi bir mücadele yürütüyor Trump.

Farklı silahlar kullanıyor Trump; en büyük kozu da ‘Amerika’nın gücü’. Ekonomik tehditlerle başladı, ahde vefa ve karşılıklık ilkelerini ayaklar altına almakla devamını getiriyor. İlkel çağlara ait “Güçlü olan her zaman haklıdır” ilkesini günümüze uyarlıyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky ‘ahde vefa’ ilkesini hatırlattıkça aşağılayan tavırlarına muhatap oldu. Kanada karşılıklılık ilkesine sarılmaya kalkınca kendi ülkesine de zarar verecek bir pozisyon almaktan geri durmadı Trump.

Parasını Polonya’nın ödediği Elon Musk’ın SpaceX uydusu ile sağlanan ordu iç haberleşmesini keserek Ukrayna’yı Rusya karşısında ağır yenilgiye uğratma tehdidi bile savrulabildi.

Başkanlıktaki ilk 50 gününde mevcut dünya düzenini sarsmayı başardı Trump.

Henüz Türkiye’nin içerisinde yer aldığı bölgeyle fazla ilgilenmediği halde…

Gazze’yi dünya zenginlerinin tatil beldesi haline getirme vaadi yerinde duruyor.

İsrail’in baş ağrısı saydığı Filistinlileri Mısır ve Ürdün’e gönderme taahhüdü de öyle…

Belli ki, bunların yerine getirilmesi için uygun zaman bekleniyor…

Tabii bir de, ‘Amerika’nın gücü’nü öncelikle o güce denk bilinen Avrupa’nın merkez ülkeleri -Almanya, İngiltere ve Fransa- ile Kanada üzerinde kullanarak ‘kasabanın tek şerifi’ haline dönüşmeyi planlama niyetinde olabilir Trump.

İbret-i alem için…

Bu arada, Trump, ancak 3. Dünya ülkelerinde tanık olunan türden demokrasiye aykırı uygulamaları, ülkenin anayasası, yasaları ve geleneklerini de çiğneyerek başlattı ABD içerisinde…

Adeta Ali kıran baş kesen tarzı bir yönetim anlayışı egemen şu anda ABD’de.

Trump’ın tarihe gömmeyi amaçladığı iki dünya savaşı sonrası düzeni ile kendisinin amaçladığı yeni düzen arasında farklar büyük; ancak dönemler arasındaki benzerlik de ortada: 60 milyondan fazla insanın canını alan her iki büyük savaşta (1914-1918 ve 1939-1945) savaşan Avrupa ülkeleri arasındaki sonuç getirmeyen eşitlik, ancak Amerika’nın devreye girmesiyle bozulabilmiş, onun destek verdiği taraf savaştan kazanarak çıkabilmişti.

O kadar ülke arasında gücü ABD temsil ediyordu ve 1945 sonrası oluşan dünya düzeni ABD merkezli oldu. Kuralları ABD koydu, kurumları o oluşturdu; diğerlerine onun koyduğu kurallara uymak, kurumlarını kabul etmek kaldı.

Yalta’da alınan, Türkiye’nin Batı ittifakı, Polonya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliği nüfuz alanında yer almasını getiren kararlarda da en büyük etken ABD’ydi hiç kuşkusuz.

Dünyaya ‘yepyeni bir düzen’ tasarladığı anlaşılan Trump da, günümüzde, projesini, temel yaklaşımı benzer ama üslubu farklı yöntemlerle gerçekleştirmek niyetinde.

Şu sorunun cevabını bilebiliyor muyuz: Acaba zorladığı kargaşadan Türkiye’nin nasibine ne düşecek?

Projeden haberdar olduğu anlaşılan önemli bir siyasetçinin, 28 Mayıs 2023 günü ağzından çıkan “Önümüzdeki süreçte çok şey değişecek” cümlesinin “Umarım Türkiye değişmez” bölümünü unutmamak gerekiyor.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum
  • Ertan / 13 Mart 2025 18:27

    Merak etme.

    Yanıtla (0) (0)
  • Cut / 13 Mart 2025 10:28

    Turkiye icin hem kazananlar kulubunde olup hem de kaybetme ihtimali olabilir mi...Evet olabilir...Ingilizlesme seklende gerceklesebilir..Sark Sorunu da boylece hallolmus olur..Toplumun her kesiminde Ingilizlesme yuzde 50 gercrklesti bile..Dinde,dilde,kulturde,egitimde...

    Yanıtla (0) (1)
  • Cut / 13 Mart 2025 14:44

    BBC de Profesor Brian Cox un sundugu bir belgeseli izliyorum..Bizi aklinca evrende akilli canlilar olduguna inandirmaya calisiyor..Oradan buradan secme canlilik ornekleri ile dunya disindaki ortamlar arasinda igrenc bir bicimde egip bukerek analojiler kuruyor ve bilim kiligindaki ideolojisine titrek sesi ile bizi inandirmaya calsiyor..Yarabbim bu adama benzemekten bizi koru..,bizi Ingilizlesmeden nuhafaza eyle..Amin..

    Yanıtla (0) (0)
  • Yusuf Şahin / 13 Mart 2025 12:33

    Tam isabet

    Yanıtla (1) (0)
  • Yalçın / 13 Mart 2025 11:41

    İsrail bile gerektiğinde ABD'ye sert çıkar, kafa tutar, Netanyahu sandalyesini Truph'a tutturur. Bir ülke için ise artık her şey bir telefona bakar. Telefona bakan ne isterlerse vermek zorunda hisseder kendisini ve sebebini sadece kendisi bilir. Önceki fren mekanizmalarının ( Meclis, Ordu vb.) hiçbir yetkisi ve etkisi yoktur artık. Her şey ve herkes büyük ağabeyin kontrol ve yetkisi altındadır. Bir ülke göz göre göre kendini ateşe atmıştır, çanlar da yavaş değil gürültülüdür, duymak isteyene.

    Yanıtla (6) (0)
  • hocam 27 / 13 Mart 2025 11:27

    ne kadarda karamsar bir toplum olmuşuz. 14 yıldır direnin bir topluluğun hiç hesap kitap yapmadan iş cevirdiğini zannediyoruz. ama sabahın Rabbi Allahtır. tüm tuzaklarıda zalimlern başlarına geçirecek odur.

    Yanıtla (2) (3)
  • karar okuru / 13 Mart 2025 11:21

    Havuz medyası hemen sevindirik oldu. Şara ile YPG'nin yaptığı anlaşmayı Erdoğan'ın gücüne bağladı ve oyunu artıracağı hesabını yaptı tüpçünün kanalı ve gereğini yapan Ahmet. hele bi dur. etrafına bi bak anla ondan sonra oy hesabı yap.

    Yanıtla (3) (2)
  • o aslan / 13 Mart 2025 10:54

    İşte bütün mesele bu,kaybetmemek için güçlünün yanında olmak.
    İşte Aydın olmanın zor tarafı da bu

    Yanıtla (1) (0)
  • Mehmet Belen / 13 Mart 2025 09:57

    Öyle şerbetliyiz öyle şerbetliyiz ki,dünyada bir benzeri daha yoktur.

    İhanetin,kesafetin ,hainliğin her türlüsüne maruz kalmış milletiz.

    Yıllardır diz çökmemenin bedelini zaten milyonlarca insan ekonomik darlıkla ödüyoruz.

    Trump bize zarar veremez,biz bize dikkat edelim.

    Yanıtla (1) (0)
  • Tamtam / 13 Mart 2025 09:55

    Türkiye Çoktan bölgede ve ülke içinde kaybetti sadece geciktirmeye çalışıyoruz
    Süreç kötüye gidiyor ülkem için

    Yanıtla (2) (0)
  • Vefam... / 13 Mart 2025 09:43

    Sayın Fehmi bey 55 yaşındayım ecnebi devletler hiç bir zaman bir taşla bir kuş vurmazlar bir tasla kuşların alayını isterler. Acizane düşüncem pkk pyd sgd hepsine bakın lider kadrosuyla bugüne gelmelerini sağlayan kurmay zeka lojistik destekleri iğne ucu kadar tesadüfe yer yok goren görüyor. En acısı bunlarla mücadele etmesi gerekenlerinde siyasi mulahazalarla yada başka nedenlerle gelen tehlikeyi görmezden gelmeleri Rabbım bu millete yardım etsin...

    Yanıtla (2) (0)
  • Takipci / 13 Mart 2025 09:34

    Dis BORC Faiz'iyle birlikte 1(bir) Trilyon Dolari asmis, Faiz anaparayi gecmis, hala 72 duvelden Borc dileniyoruz. Bu tablo ile biz zaten bastan kaybetmisiz, gerisi havanda su dovmektir...

    Yanıtla (3) (0)
  • Cut / 13 Mart 2025 09:00

    Bir kere dunyaya yeni bir sekil vermek isteyen in tek basina Trump veya ABD oldugunu soylemek tatmin edici bir aciklama degil..CB nimizin "eski duzene balyozu indirenler duzeni kurmus olanlar" mealinden cumlesi daha aciklayici..Bahcelinin sozu de bu acidan bakinca anlam kazaniyor..Eski duzen in kurucularinin eskisinin yerine kuracaklari yeni duzende Turkiye nin nasil bir sekil alabilecegini sorguluyor.Bence de asil soru bu..en basta Islam ne olacak sorusu gelir.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru - ... / 13 Mart 2025 05:12

    kendimizi bileisteyerek öyle hassas bir noktaya getirdik ki, herşey trump ile edeceğimiz bir ağız dalaşına bakar.

    Yanıtla (4) (0)
  • Sever / 13 Mart 2025 08:50

    PKK'nın feshi, PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanmak isteyen dost görünümlü hasım komşuları da maşasız bırakmış olacak. Suriye'nin istikrara kavuşması tüm bölgeye olumlu tesir edecektir. Tüm bunlar elbette İsrail'in hiç hoşuna gitmiyor. Bölge ülkelerinin ortak güvenlik endişeleri için birlikte hareket etme iradesi göstermesi İsrail'i sınırlandırabilecek bir etki oluşturabilir.
    Umalım ki daha da güzel günler yakında olsun.

    Yanıtla (1) (0)
  • Taha Güven / 13 Mart 2025 08:09

    İktidar TV lerinde FETİH naraları atan, konuşan kafalara göre bizden habersiz kuş uçmuyor, tabi TV stüdyosu sıcak, gelsin çaylar, gitsin kahveler, IBAN hesaplarına dolgun maaşlar yatıyor. Hepimiz biliyoruz ki Amerika ne derse "o" olur. Onlar yemek yer bizde hesabı öderiz. Bir bakarsın Mazlum Abdiyi misafir bile etmişiz. Darbeci SİSİ dostum SİSİ olalı çok olmadı.

    Yanıtla (6) (0)
  • ahmed / 13 Mart 2025 07:19

    ABD ye karşı akıllı politika izlemek gerek. 2019 papaz krizi ekonomiye verdiği etki hep birlikte hissettik o nedenle ne kızı verecek nede dünürü dariltacak bir yol izlenmeli.

    Yanıtla (2) (0)
  • Akil ADAM / 13 Mart 2025 06:28

    Yeni dünyada trampgillerede yer olmayacak,,,,

    Yanıtla (0) (0)
  • Akil ADAM / 13 Mart 2025 06:27

    Önümüzdeki süreçte çok şey değişecek ,Amerika'da değişecek ,ortadoğudaki krallıklar çökecek ,halk iktidara gelecek ,demokrasi insan hakları ve özgürlükler ,gelişecek acaba tlkemiz bu yeni düzende nerde yer alacak onu bilemiyoruz ,,ısrarla ortaçağü dvnmeyemi yoksa ,yeni dünyayamı. Ayak uyduraçcak birlikte görceezz,,

    Yanıtla (0) (0)
  • Bekir Bey / 13 Mart 2025 06:27

    Bizdeki çözüm süreci Suriye de olonlar acaba Amerika ve İsrail planlarının ne kadar içinde.
    Bu süreçlerin tamamen bağımsız olduğuna inanmak ne kadar doğru.
    Bu işlerin sonu acaba nereye varır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abbas / 13 Mart 2025 06:22

    Trump sonuç odaklı. Ufak tefek işlerle uğraşmıyor. Ekonomi savaşı ve teknolojik gelişmeler de Çin arayı kapattı. Bir an önce Rusya yı yanına alma derdin de. Orta Doğu da partner olarak İsrail ve Türkiye üzerinden yol alacak gibi. SDG demek ABD demek. Onlardan habersiz hiç bir iş yapmazlar. Türkiye Esad sonrasında ayağına gelen tarihi fırsatı tepti. İlerde bunun sorumluları Türk tarihi önünde hesap vereceklerdir .Tarih her zaman fırsat sunmuyor. Kıbrıs ı alan ABD ne der demedi.

    Yanıtla (1) (0)
  • İlkokullu / 13 Mart 2025 06:19

    Erdoğan da bu yüzden Avrupa'ya ard arda mesajlar gönderip yakınlık kurmak istiyor. Peki her türlü rantın tek sahibi dururken devlet bahçeli kim oluyor da AB'ye mesaj gönderebilecek! Onun oy getirecek bir cümle kurmasına reis izin verir mi? Devlet bahçeli Erdoğan'ın emri olmadan tek kelime bile olumlu bir şey söyleyemez!

    Yanıtla (0) (0)
  • Musto / 13 Mart 2025 01:17

    Özal'la başaramadıklarını.. Erdoğan ve Bahçeli ile başardılar. O, zamanlar güçlü bir muhalefet vardı. Ecevitler Demireller erbakanlar ve güçlü bir Ordu. Özal kuzeyden girelim dediğinde Necip Torumtay istifa etti Hayır maceraya giremeyiz dedi. Ordumuz dağıtıldı, Ecevit sırtından vuruldu. Meydan bunlara kaldı. Daha bunlar iyi günleriniz diyordu, Erdoğan bir zamanlar. Muhalefet yargıyla polisle karakolla uğraşıyor, iktidarda kendilerine Verilen görevi yerine getiriyor...

    Yanıtla (20) (4)
  • La havle / 13 Mart 2025 04:47

    Nakarat hep aynı nakarat
    Hep ayni ezberler
    Ütülenmiş yıkanmış beyinler
    Bağımsız düşünme mantık kurallarına göre akıl yürütme sebep sonucu bir birine bağlama yetisi tek tarafli ezber propagandalarla dumura uğratilinca alemden gelen her şey enesinde abesiyeti mutlaka döner, çünkü enede kemalata medar pek bi şey kalmamış, nefsi arzu ve istekler dışında, ne beklenebilinirki.

    Yanıtla (4) (3)
  • ÖMER KUTALMIŞ / 13 Mart 2025 00:42

    Dünyada bir Suriye, bir Türkiye ve bu anlaşma olsaydı, terörsüz Türkiye olabilir di.
    Terör küresel güçlerin rekabetlerinde kullandıkları araçlardan biri. Yerel güçleri dengelemek, yarar elde etmek, dolaylı yoldan idare etmek veya kontrol etmek için kullanılır.
    terör bu yönü ile ne Türkiye'nin ne de bölge ülkelerinin müstakilen kontrolünde ve anlaşmaları ile bitebilecek bir olgudur.
    Kaldı ki bölge ülkeleri de birbirlerine karşı rekabette terörü kullanıyorlar.

    Yanıtla (2) (1)
  • OkuRR / 13 Mart 2025 00:16

    Trump:" Çok yakında İran'da bir şeyler olacak".90 lı yıllarda koyup üç alacağız diyerek abd'den fazla abd'cilik taslayarak ülkeyi onca belaya bulaştırdıktan sonra ulus olarak aldığımız sonuç."Umarım Türkiye değişmez” Bunu diyen Bahçeli Herkesin bildiği

    Yanıtla (9) (0)
  • Karar Okuru / 13 Mart 2025 00:15

    Maalesef kaybeden Turkiye olacak. Cunku Turkiye Suriye'ye ekonomik olarak yardim edecek gucte degil. Arap ulkeleri Suriye'yi Turkiye'ye yedirmez. Suriye'nin jeopolitik konumu ABD, AB, Rusya, Iran ve Israil icin cok onemli, Turkiye bunlarla tek basina bas edemez. Sonuc olarak Turkiye'nin etkisinin zamanla azaldigi bir noktaya dogru gider surec. Tek care AB'ye yanasip etkimizi artirmaktir ki onu da bu iktidar yapamaz.

    Yanıtla (13) (2)